14 Nisan 2014 Pazartesi

Özel hastanelere doktor kıyağı

14.04.2014

MEHMET BİLBER
ANKARA- Tıp fakültelerine alınan asistan hekim kadroları 2005 yılından bu yana neredeyse yarı yarıya azaldı. Tıp fakültelerindeki öğrenci kontenjanlarının her geçen yıl artmasına karşın asistan kadrosunun bu denli azaltılması, özel sektörde ucuz ücretlerle çalışmaya hazır ‘işsiz doktorlar ordusu’ tehlikesini de beraberinde getirdi.

Üniversiteye giriş sınavlarında tıp fakültelerinin öğrenci kontenjanları her geçen yıl arttırılmaya devam ediyor. Öğrenciler tıklım tıklım dolu amfilerde ders işliyor. Hacettepe Üniversitesi gibi bazı üniversitelerde öğrenciler aşırı kalabalık amfiler nedeniyle sorunlarına dikkat çekmek için eylemler yapıyor. Ancak Tıpta Uzmanlık Sınavı (TUS) ile alınan asistan hekim kadroları ise her geçen yıl giderek azalıyor. 2005 yılından bu yana açılan asistan kadrosu neredeyse yarı yarıya azaldı. Açılan kadro dağılımında da ciddi sorunlar bulunuyor. Kadroların çoğunluğu acil servis ve aile hekimliği uzmanlık alanlarından oluşurken diğer uzmanlık alanlarında asistan alımı azaltılıyor.

DOKTORLAR UCUZ İŞ GÜCÜ OLACAK
Türk Tabipler Birliği Merkez Konseyi üyesi Doktor Melda Pelin Yargıç, bu sağlık politikasıyla işsiz doktor ordusu yaratılarak doktor emeğinin ucuzlatılmasının hedeflendiğini söyledi. Yargıç’a göre özel sektöre kaydırılan sağlık sisteminde doktorlar da piyasanın insafına terk edilmek isteniyor. Yargıç, “Doktor ihtiyacımız var diyorlar, yabancı hekim getirmek gerektiğini söylüyorlar. Aynı zamanda tıp fakültelerinin de kontenjanlarını artırıyorlar. Buna karşılık asistan doktor kontenjanları azaltılıyor. İşsizlikle başbaşa kalan doktorların, ucuz emek gücü olarak özel sektörde cüzi ücretlere istihdam edilmesi hedefleniyor” dedi. Türkiye’de yabancı hekim istihdamında son yıllarda yüzde 10’luk artış yaşandığını kaydeden Yargıç, “Kazakistan, Azerbaycan gibi ülkelerden getirilen doktorlar köle gibi çalıştırılıyor. Bugüne kadar ücretsiz çalıştırılan yabancı uyruklu doktorlar şimdi de çok cüzi ücretler karşılığında çalıştırılıyor” dedi.

KANAYAN YARA: AİLE DOKTORLUĞU
Sağlık sisteminin en sancılı konularından biri de Aile Doktorluğu sistemi. Sistem çalışma süreleri ve şartları belirsiz, güvencesiz aile doktorlarını çok ağır şartlar altında bıraktığı için yeni mezun doktorlar bu sisteme girmek istemiyor. Sistem içindeki doktorlar da TUS’a başvurarak uzman olmayı ya da özel sağlık kuruluşlarında çalışmayı tercih ediyor. Tıp fakültelerindeki asistan sayısının azaltılmasıyla genç doktorlar, aile doktorluğu sistemine girmeye mecbur ediliyor. Aile Doktoru sistemine girmek istemeyen genç doktorlara ise tek açık kapı kalıyor; özel sağlık kuruluşlarında ağır şartlar altında, ucuz ücretlere çalışmak.

13 Nisan 2014 Pazar

Bitkisel tıbbi ürünler sadece eczanelerde satılabilecek



MEHMET BİLBER
ANKARA (KARŞI)- Eczacılar ve Eczaneler Hakkında yönetmelikte değişiklik yapıldı. Yapılan değişikliğe göre, bundan sonra bitkisel tıbbi ürünler sadece eczanelerde satılacak. Eczanelerde mesul müdür, varsa ikinci eczacı ve yardımcı eczacı görev başında bilfiil bulunacak.

Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu’nca çıkarılan Eczacılar ve Eczaneler Hakkında Yönetmelik dün Resmi Gazetede yayınlandı. Önceki Yönetmeliğe göre birçok yeni kural getiren Yönetmelikteki en önemli değişiklik, Türkiye İlaç ve Tıbbi Cihaz Kurumu tarafından ruhsatlandırılan bitkisel tıbbi ürünlerin sadece eczanelerde satılabilmesine ilişkin düzenleme oldu. Yine, Kurumun iznine tâbi olan özel tıbbi amaçlı diyet gıdalar, özel tıbbi amaçlı bebek mamaları, homeopatik tıbbi ürünler ve enteral beslenme ürünleri de sadece eczanelerde satılabilecek.

3 BİN 500 KİŞİYE BİR ECZANE
Yönetmelikle getirilen bir başka yenilik de eczanenin hizmet verdiği saatlerde mesul müdür eczacı, varsa ikinci eczacı ve yardımcı eczacıların görevi başında bilfiil bulunması zorunluluğu oldu. Yine Yönetmeliğe göre bir ilçedeki serbest eczane sayısı ilçe sınırları içindeki nüfusa göre en az üç bin beş yüz kişiye bir eczane olacak şekilde belirlenecek.

 İKİNCİ ECZACI ZORUNLULUĞU
Ayrıca yeni Yönetmelikte KDV hariç yıllık üç milyon Türk Lirası ve üzerinde ciro yapan serbest eczanelerde ikinci eczacı çalıştırılması zorunluluğu konuldu. Belirtilen meblağa eklenen her, iki milyon Türk Lirası tutarındaki ciro için bir eczacı daha çalıştırılması gerekecek. Karşı’ya konuşan tıp doktoru ve sağlık hukuku uzmanı Av. Erkin Göçmen yeni Yönetmeliğinbüyük ölçüde 2012 yılında yapılan kanun değişikliğinin uygulamasını gösterme amacı taşıdığını söyledi.  Yönetmeliğin nüfusa göre eczane sınırlaması hükümlerinin  2012 yılından sonra eczacılık fakültesine kayıt yapan öğrenciler için geçerli olacağını söyleyen Av. Göçmen “Yönetmelikle getirilen ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğu eczacı istihdamı sorununa kısmen çözüm sağlayabilecek bir düzenlemeydi. Ancak ikinci eczacı çalıştırma zorunluluğu konusunda getirilen ciro sınırı çok yüksek. Yıllık 3 milyon lira ciro yapan eczane çok az. Kanunda bu sınırı belirleme yetkisi Sağlık Bakanlığı’na verilmişti. Ancak Bakanlık bu yetkisini eczane açma olanağından yoksun genç eczacılar aleyhinde kullandı.”dedi.

10 Nisan 2014 Perşembe

İşçinin hayatı Hükümetin Duble yollarında karardı






MEHMET BİLBER
ANKARA-  Son olarak 3. Köprü inşaatında 3 işçinin hayatını kaybetmesiyle yeniden hatırlanan taşeron sorunu hala çözüm bekliyor. Ölümden kurtulan işçiler sakatlandığı için işten atılıyor. Bunun son örneği; Karayollarında çalışan ve iş kazası geçiren işçiler, hiçbir tazminat ödenmeden işten atıldı.
Hükümetin seçim propagandalarında önemli bir yer tutan “duble yollarda” çalışan işçiler taşeronun insafına kaldı. İşçilerin mahkeme kararıyla kazandıkları kadro hakları 30 aydır uygulanmazken, bu süre zarfında birçok işçi de çeşitli gerekçelerle işten çıkarıldı. Tehlikeli koşullarda çalışan işçiler, iş kazası geçirdiklerinde tazminat ve sağlık güvencesi olmadan işten atılıyor. Son olarak Bolu’da, Karayolları Genel Müdürlüğü’ne bağlı bir taşeron şirkette levha işinde çalışan İbrahim Özcan bir levha sökümü işinde diz kapağından ağır yara aldı. Şubat ayında ameliyat olan ve hakkında bir yıl ağır işlerde çalışamaz raporu verilen Özcan ameliyattan sonra tekrar işe döndü. Taşeron firma yetkilileri doktorlarıyla görüşerek ağır işlerde çalışamaz raporunu iptal ettirmesini söylemesine rağmen doktor firmanın isteğinin kanunlara aykırı olduğunu belirterek raporu değiştirmeyi kabul etmedi.

YARALANDIN, ÇALIŞAMAZSIN
Taşeron şirket, Özcan’ı bir ay daha levha işinde çalıştırmaya devam etti. Maddi durumu elvermediği için fizik tedaviye devam edemeyen Özcan’ın ağır iş koşulları nedeniyle dizindeki rahatsızlığı daha da ilerledi. Bunun üzerine şirket dizindeki rahatsızlık nedeniyle çalışamaz duruma gelen Özcan’ı Nisan ayının başında işten çıkarttığını bildirildi. Bakmakla yükümlü olduğu 72 yaşındaki kanser hastası babasının yanı sıra evli ve bir çocuk babası olan Özcan hukuksuz işten çıkarıldığını belirterek Yol-İş sendikasına başvurdu. Kendisine “alacağım yoktur” belgesi imzalattırılmak istendiğini, hiçbir tazminat ödenmeden işten çıkarıldığını belirten Özcan için Sendika işe iade davası açmak üzere tutanak tuttu.

8 Nisan 2014 Salı

Gökçek sendikacılığa da el attı





MEHMET BİLBER
ANKARA- Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı taşeron bir firmada otobüs şoförlüğü, bakım ve onarım işlerinde çalışan taşeron işçiler Gökçek'in talimatıyla yetkisi olmayan sendikaya üye yapıldı. Belediye-İş Başkanı Nihat Yurdakul belediyenin işçileri işten atma tehdidi ve baskılarla Hak-İş’e bağlı Öz-Taşıma-İş’e üye yapıldığını, böylelikle işçilerin tüm sendikal haklardan mahrum bırakıldığını söyledi.
Ankara Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı Başkent Ulaşım ve Doğalgaz Hizmetleri Proje Taahhüt Sanayi ve Ticaret A.Ş. (BUGSAŞ)’ta çalışan taşeron işçilerin örgütlenme mücadelesi 2005 yılında başladı. İşçiler o dönem, özlük haklarını kazanmak için sendikal örgütlenmeye gidince belediye büyük bir tasfiye başlatmış, yüzlerce işçi işten çıkarılmıştı. Kovulan işçiler işe geri dönmek için her ne kadar eylemler yapsa da sonuç alınamamıştı. 2009 yerel seçimleri öncesinde ise Gökçek’in, belediyede çalışan taşeron işçilere kadro vaadi yeniden seçilmesinin hemen ardından rafa kalkmış, bugüne kadar işçilerin kadroya alınmasıyla ilgili hiçbir adım atılmamıştı
SEÇİMDEN 1 HAFTA ÖNCE
Büyükşehir Belediyesi’ne bağlı BUGSAŞ’ta otobüs şoförlüğü, bakım-onarım hizmetleri gibi işlerde çalışan taşeron işçiler 2014 yerel seçimlerinden bir hafta önce apar topar Hak-İş’e bağlı Öz-Taşıma-İş sendikasına üye yapıldı. Türk-İş’e bağlı Belediye-İş Başkanı Nihat Yurdakul ise işçilerin baskı, tehdit ve vaatlerle kandırılarak iş kolunda yetkili olmayana bir sendikaya üye yapıldıklarını iddia etti. BUGSAŞ’ta çalışan işçilerin faaliyet alanlarının yasal düzenlemelere göre “genel hizmetler” işkolunda çalıştıklarını belirten Yurdakul, işçilerin bu işkolunda toplu sözleşme hakkına sahip olmayan bir sendikaya üye yapılmasıyla tüm sendikal haklardan mahrum bırakıldığını ve toplu sözleşme hükümlerinden yararlanmak için mahkeme kapılarında süründürüleceğini söyledi.
GÖKÇEK’İN ADAMLARI
Yurdakul’a göre başkan Gökçek, adamları vasıtasıyla seçimlere bir hafta kala ne kadar çalışan varsa ‘sizi sendikalı yapacağız’ diyerek işçileri Öz-Taşıma-İş’e üye olmaya zorladı. Sendikaya üye olmak istemeyen işçiler ise kapı dışarı edilecekleri korkusuyla üye oldu. Yurdakul, “İşçileri adam yerine koymayanlar, umutlarını çalanlar şimdi de oylarını çaldı” dedi.
Kutu: Yasa “genel iş kolu” diyor
5393 Sayılı Belediye Yasası’na göre toplu taşıma yapmak, her türlü toplu taşıma sistemlerini kurmak, kurdurmak, işletmek ve işlettirmek, belediye hizmeti olarak kabul edilirken; işkolları Yönetmeliği’e göre “Genel İşler” tanımının 1.sırasında “belediye hizmetleri” ibaresine yer veriliyor. Ayrıca Belediye-İş’in belirttiğine göre; BUGSAŞ şirketinin faaliyetlerinin "Genel İşler" işkolunda olduğuna dair; Ankara 2. İş Mahkemesinin 30.1.2001 tarihli 2000/493 Esas, 2001/11 kararı ve Yargıtay 9. Hukuk dairesinin 29.3.2001 tarihli kesinleşmiş yargı kararı bulunuyor. Buna rağmen BUGSAŞ işçileri taşımacılık işkolundaki Öz-Taşıma-İş sendikasına üye yapılması işçilerin toplu sözleşme haklarından mahrum kalacağı endişesine neden oldu.

Başkent’te zorbalık devam ediyor: İrfan Şahinbaş’ta ağaçlar katledildi






MEHMET BİLBER
ANKARA- Ankara Macunköy'de bulunan Devlet Tiyatroları İrfan Şahinbaş Atölye Sahnesi’nin bahçesine sabaha karşı kepçe ve dozerlerle düzenlenen ani bir baskınla bütün ağaçlar katledildi. Ağaç nöbeti tutan tiyatrocu ve çevrecilere silah çekildi. Yenimahalle Belediyesi ise olayın hemen ardından firmanın inşaat ruhsatını iptal etti. Belediye Başkanı Fethi Yaşar inşaatı mühürledi.

Devlet Tiyatrolarının 60 yıldır kullandığı, içinde İrfan Şahinbaş Atölyesi’nin bulunduğu tesisin arazisine SS İvme Yapı İnşaat firmasına ait dozerler,  ilk olarak Mart ayında bir gece baskınıyla girmişti. Bu olayda çok sayıda yetişkin çınar ağacı kesilmişti. Bu olayın ardından Atölye’nin bahçesinde çevreciler, tiyatrocular ve tiyatro severler ağaç nöbeti başlatmıştı. Dün sabaha karşı 4.00’te firma yeniden ani bir baskın düzenleyerek bütün ağaçları silip süpürdü.

GECE BASKINI
Önceki baskından sağ kalan ağaçları koruyan çevrecilerin ve tiyatroseverlerin nöbet tuttuğu alana saat 4.00’te firmanın adamı olduğu tahmin edilen 30-40 kişi geldi. Ellerinde silah ve sopa olduğu belirtilen şahıslar eylemcilerin etrafını sararak, tehditler savurdu. Eylemciler zorla alıkonulurken dozerler de araziye girerek tüm ağaçları katletti. İş makinaları tesisin mutfak olarak kullanılan binasına kadar ilerledi. Bir süre sonra olay yerine karakol polisleri geldi. Ancak polis, ağaç kesimini engellemek yerine olaya tepki gösterenlere mani oldu. Polisin ağaçları savunanlara, “Karşı tarafı tahrik etmeyin, bütün işimizi gücümüzü bıraktık buraya geldik” dediği öğrenildi. Bir görgü tanığı olayı şöyle anlattı: ‘Polise neden müdahale etmiyorsunuz?’ diye sorduğumuzda, ‘Biz asayişçiyiz, bir kavga olursa müdahale edebiliriz’ dediler. Sonra bağırmaya başladık, ‘Silahları var, yardım edin, bir şey yapın’ dedik, ama hiçbir şey yapmadılar.”

TİYATROCUYA SALDIRI
Bu sırada ağaçların kesildiği yere gelen tiyatrocuların da üzerine 10-15 kişilik bir grup yürüyerek tehditler savurdu. Arazide korunmaya çalışan tüm ağaçlar yok edilirken, kameriyeler ve aydınlatma direkleri de parçalandı. Az sayıda polis memuru yoğun tepki üzerine biri kepçe operatörü iki kişiyi ifadelerini almak üzere karakola götürdü. Devlet Tiyatroları oyuncusu Şahin Ergüney, umutlarını yitirdiklerini söyleyerek, “Öylesine nobranca, eşya anlayışıyla, kanun tanımaz bir şekilde oraya girip parçaladılar. Yeşili, ağacı seven bakanlar, başbakan nerede. Üç beş arkadaşımız eşkıyaların elinden canını zor kurtardı” dedi.

BELEDİYE RUHSATI İPTAL ETTİ
Yaşanan ağaç katliam üzerine Yenimahalle Belediyesi firmanın ağaç ruhsatını iptal ettiğini bildirdi. Belediye, araziyi Hazine’den satın alan ve tüm yasal prosedürü hazırlayan firmaya verdiği ruhsatta arazide bulunan ağaçlara dokunulmaması kaydını şerh düşmüştü. Geçen ay yaşanan olaylar üzerine belediye bir tutanak tutarak, tek bir ağaca daha zarar verilirse firmanın ruhsatının iptal edileceğini firma yetkililerine bildirdi. Ancak dün yaşanan olay üzerine Yenimahalle Belediyesi uyarıyı dikkate almayan firmanın inşaat ruhsatını iptal etti. Belediye Başkanı Fethi Yaşar da inşaat alanına giderek inşaatı mühürledi. Yaşar alanda tiyatrocuları ziyaret ederek, "Atatürk orman çiftliği neyse, burası da odur" açıklamasını yaptı.

MAHKEME KARARI VAR
Olaya ilişkin açıklama yapan Devlet Tiyatroları Genel Müdürlüğü şöyle dedi; “Yenimahalle kaymakamlığının 13.03.2014 tarihli meni müdahale kararına ve Ankara 12.İdare Mahkemesinin yürütmeyi durdurma kararına rağmen hukuka aykırı bir şekilde araziye girilmiş ve bütün ağaçlar katledilmiştir. Konuyla ilgili Ostim Şehit Kadir Özcan Polis Merkezi Amirliği’ne suç duyurusunda bulunulmuştur. Olay yerine gelen polisler olaya müdahale etmek istemişler ancak polislerin üzerine kepçe sürülerek yıkım devam ettirilmiş ve takviye ekip gelene kadar bütün ağaçlar katledilmiştir. Kültür ve Turizm Bakanımız Sayın Ömer Çelik de konuya yüksek hassasiyet göstermektedir ve konunun takipçisi olunmasını istemiştir.”

7 Nisan 2014 Pazartesi

Başsavcılıktan “Ethem Sarısülük” için olağanüstü önlem






ANKARA - Gezi eylemleri sırasında Güvenpark’ta polis kurşunuyla hayatını kaybeden Ethem Sarısülük’le ilgili dava 5 ay sonra tekrar başlıyor. Dava öncesi adliye çevresinde olağanüstü güvenlik önlemleri alındı. Kalabalık yavaş yavaş toplanmaya başladı. Öte yandan dava öncesi Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı hakim ve savcılar ilginç bir mesaj göndererek, duruşma öncesinde çıkabilecek olaylar nedeniyle hakim ve savcıların oto parkının kapalı tutulacağını bildirdi.

Gezi eylemleri sırasında 1 Haziran günü Güvenpark’ta düzenlenen eylemde polisin ateş etmesi sonucu Ethem Sarısülük ağır yaralanmış ve kaldırıldığı hastanede yaşam mücadelesini kaybetmişti. Sarısülük’ü vuran polis Ahmet Şahbaz hakkında yargılama Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde başlamıştı. Ancak mahkeme heyeti, tarafsızlığında şüphe edildiği gerekçesiyle 2 Aralık 2013 tarihinde davadan çekilmiş, üst mahkeme bunu reddetmişti. Davanın 4. duruşması 5 aylık aradan sonra bugün Ankara 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülmeye başlanacak.
BAŞSAVCI’DAN MESAJ VAR
Bugünkü duruşma öncesinde Ankara Cumhuriyet Başsavcılığı, hakim ve savcılara bir mesaj göndererek, olaylar yaşanabileceği uyarısında bulundu. Mesajda şöyle denildi:  “07/04/2014 Pazartesi günü 6. Ağır Ceza Mahkemesinde görülecek olan davada meydana gelebilecek olaylar nedeniyle anılan tarihte Ankara Adliyesi C Blok Hakim ve Cumhuriyet Savcıları Otoparkı kapalı tutulacaktır. Ayrıca sabah saat 09:00 itibari ile  Selim Sırrı Tarcan Spor Salonu Yönünden Adliyeye Olan Girişlerde Kapatılacaktır.”
HALKINDAN KORKAN DEVLET
Yargıçlar Sendikası Genel Sekreteri Mustafa Karadağ, uygulamaya tepki göstererek “Gezi sürecinde ortaya çıkmıştır ki, polisin müdahale etmediği hiçbir gösteride olay çıkmamıştır. Sarısülük duruşması için Ankara Adliyesine gelmesi muhtemel kişilerden bu kadar korkulması anlaşılabilir bir şey değildir. Halkından bu kadar korkan bir devlet yoktur ” dedi. Sarısülük Ailesinin avukatı Kazım Bayraktar da 5 aylık aradan sonra yargılamanın yeniden başlayacağına dikkat çekerek “Ancak sanık olmayacak. Çünkü sanığın hazır edilmesi konusunda bir ara karar bulunmamaktadır” diye konuştu.